Uzun zamandır karar veremediğim, elimden birşeylerin gelmediği ve sonucunu bir şekilde beklediğim konu sayısı oldukça arttı. Aslında şu an bu yazıyı yazıp yazmama konusunda bile kararsız kaldım. Hatta şu cümleden bir önceki cümleyi tamamen silmek üzereydim. 🙂
Düşündüğüm zaman tüm bu yaklaşım ve davranış biçimi, aşırıya kaçmadıkça saçma ve beklenmedik değil. Çoğu durumda sezgilerimiz ve karar verme yetimiz bir olsa bile, kararsızlık dediğimiz ara fazda kalıyoruz.
Peki karar verme eyleminde biz insanoğluları ne yapıyor ve nasıl davranıyor? İşte bu evre maalesef biraz karanlık, çünkü hem kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor, hem de sonucunda ortaya çıkacak tablo aslında pek de gerçekçi bir tablo olmayabiliyor. En azından yukarıdaki gibi, uzay teknolojisi ile çalışan bir karar verme cihazınız yoksa…
Benim bu konuya merakım evvelden beri var olsa da, sürecin nasıl olduğuna dair esas bilgilenme halim Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından yayınlanan Jonah Lehrer’in “Karar Anı” kitabıyla başladı. (Bu arada kitabın orjinali ve çevirisi arasındaki kapak farkının sebebini de merak ediyorum.)
Bu kitap hakkında eğer fırsat bulabilirsem önümüzdeki dönemde sizlere ayrı bir yazı daha yazacağım. Şimdi konumuza geri dönelim ve tam da yazmadan önce rastgeldiğim araştırmadan bir alıntı yapalım.
Demek oluyor ki, aile eğitimi, sosyoekonomik durum, ailenin geçmişi ve benzeri birçok parametre karar verme sürecinde etkili oluyor. Bu parametreler de sanırım karar verme aşamasında veri havuzundaki bilgileri yorumlarken karar verici tarafından yorumlanıyor. Daha da ilginç kısmı ise, ne kadar farklı kararlar versek de, iki temel stratejinin bu kadar net bir şekilde belirlenebilir olması: Aceleci-Duygusal ve Bilgiye dayalı-Akılcı (Stratejilerin isimlendirmesi de bir o kadar ilgi çekici)
Hayatta vereceği kararların sorumluluğunu almaktan çekindiği için karar vermekten çekinen, rüzgarın estiği yöne gitmeye çalışan; dolayısıyla baktığı yön ve duruşu ile varlığını ve değerini ortaya koyamayan insanlarla karşılaşıyoruz. İlerleyen safhalarda kararsızlık haline bürünen bu davranış olguları ile yaşam bu tür kişilerin çevresindeki insanlar için oldukça zor olmalı.
Uzun lafın kısası, karar vermek hayattaki temel yaşam gerekliliklerinden biri iken, düşünmeden ve methodsuz yapıyor olmak beni ürkütmüyor değil. İlerleyen dönemde eğer fırsat bulabilirsem bu konuda biraz daha yazmak ve araştırmak istiyorum.
Kaynaklar:
Makalenin hepsini okumak isteyenler için kaynak