Gün olur…

Karar mekanizması

Uzun zamandır karar veremediğim, elimden birşeylerin gelmediği ve sonucunu bir şekilde beklediğim konu sayısı oldukça arttı. Aslında şu an bu yazıyı yazıp yazmama konusunda bile kararsız kaldım. Hatta şu cümleden bir önceki cümleyi tamamen silmek üzereydim. 🙂


Düşündüğüm zaman tüm bu yaklaşım ve davranış biçimi, aşırıya kaçmadıkça saçma ve beklenmedik değil. Çoğu durumda sezgilerimiz ve karar verme yetimiz bir olsa bile, kararsızlık dediğimiz ara fazda kalıyoruz.

Peki karar verme eyleminde biz insanoğluları ne yapıyor ve nasıl davranıyor? İşte bu evre maalesef biraz karanlık, çünkü hem kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor, hem de sonucunda ortaya çıkacak tablo aslında pek de gerçekçi bir tablo olmayabiliyor. En azından yukarıdaki gibi, uzay teknolojisi ile çalışan bir karar verme cihazınız yoksa…


Benim bu konuya merakım evvelden beri var olsa da, sürecin nasıl olduğuna dair esas bilgilenme halim Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından yayınlanan Jonah Lehrer’in “Karar Anı” kitabıyla başladı. (Bu arada kitabın orjinali ve çevirisi arasındaki kapak farkının sebebini de merak ediyorum.)

Bu kitap hakkında eğer fırsat bulabilirsem önümüzdeki dönemde sizlere ayrı bir yazı daha yazacağım.  Şimdi konumuza geri dönelim ve tam da yazmadan önce rastgeldiğim araştırmadan bir alıntı yapalım.

[spoiler show=”Göster” hide=”Gizle”]Gelişim dönemleri içinde öğrenilmiş bir davranış olan (Osipov, 1999; Klayman, 1985) karar verme eylemi; karar verilmesi gereken bir durumun farkına varma ve durumu tanımlama, karar verilmesi gereken durum ile ilgili bilgi toplayarak seçenekleri belirleme, seçenekleri araştırma inceleme ve değerlendirme, birey yaşamı açısından en olumlu ve etkili sonuçlar doğuracak olan seçeneği tercih etme ve uygulamaya koyma, sonuçları değerlendirerek gerekirse yeniden seçim yapma ve yapılan seçimle ilgili yakın sosyal çevreden geribildirim alma gibi aşamalardan geçerek sergilenmektedir[/spoiler]

[stextbox id=”info”](Germeijs ve Boeck, 2003; Marco, Hartung, Newman ve Parr, 2003; Gelatt, 1989). Karar verme süreci bir anlamda bireyin iç dünyasında denge sağlama süreci olarak görülebilir. Karar verme durumunda olan birey, hem iç dünyasına yönelik ihtiyaçlarını, hem de çevresel beklentileri karşılamaya ve doyurmaya yönelmektedir. Bunu yapabilmek için de bireyin kişisel ve çevresel kaynaklarını etkili ve olumlu bir şekilde kullanması gerekmektedir (Marco, Hartung, Newman ve Parr, 2003). Bir yaşantı ya da problem karşısında karar verme durumunda olan bireyler; sezgilerine dayanma, karar vermeyi erteleme, kaderci davranma, karar üzerinde aşırı düşünme ve zaman kaybetme, vereceği kararla ilgili sorumluluk ve risk almaktan kaçınma gibi stratejileri kullanabilmektedirler (Bowman, 1992). Bu  aşamada karar verme sürecinde bireysel farklılıklar ve öğrenilmiş beceriler devreye girmekte (Ferrari ve Dovidio, 2001) ve genel olarak aceleci-duygusal ya da bilgiye dayalı-akılcı karar verme şeklinde iki temel strateji ortaya çıkmaktadır (Mann, Harmoni ve Powers, 1989). Bu stratejilerin seçilişinde ve kullanılışında ise temel kişilik özellikleri, eğitim düzeyi, geçmiş yaşantılar ve alışkanlıklar etkili olmaktadır (Zakay, 1990). Bununla ilgili olarak yapılan bir araştırmada mantıklı karar verme stratejisi ile psikopatolojik belirtiler arasında negatif bir ilişki bulunduğu, içtepisel karar verme stratejisi ve kararsızlık ile psikopatolojik belirtiler arasında da pozitif bir ilişki olduğu (Alver, 2003) saptanmıştır.[/stextbox]

Demek oluyor ki, aile eğitimi, sosyoekonomik durum, ailenin geçmişi ve benzeri birçok parametre karar verme sürecinde etkili oluyor. Bu parametreler de sanırım karar verme aşamasında veri havuzundaki bilgileri yorumlarken karar verici tarafından yorumlanıyor. Daha da ilginç kısmı ise, ne kadar farklı kararlar versek de, iki temel stratejinin bu kadar net bir şekilde belirlenebilir olması: Aceleci-Duygusal ve Bilgiye dayalı-Akılcı (Stratejilerin isimlendirmesi de bir o kadar ilgi çekici)

Hayatta vereceği kararların sorumluluğunu almaktan çekindiği için karar vermekten çekinen, rüzgarın estiği yöne gitmeye çalışan; dolayısıyla baktığı yön ve duruşu ile varlığını ve değerini ortaya koyamayan insanlarla karşılaşıyoruz. İlerleyen safhalarda kararsızlık haline bürünen bu davranış olguları ile yaşam bu tür kişilerin çevresindeki insanlar için oldukça zor olmalı.

Uzun lafın kısası, karar vermek hayattaki temel yaşam gerekliliklerinden biri iken, düşünmeden ve methodsuz yapıyor olmak beni ürkütmüyor değil. İlerleyen dönemde eğer fırsat bulabilirsem bu konuda biraz daha yazmak ve araştırmak istiyorum.

Kaynaklar:

Makalenin hepsini okumak isteyenler için kaynak

Karar Anı, Jonah Lehrer

Share

Leave a comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.